Diabetes mellitus;
karbonhidrat, protein ve yağ metabolizmasının bozukluğu ile karakterize
endokrin bir hastalıktır. Pankreasın Langerhans adacıklarında üretilen insülin
hormonunu vücut uygun bir şekilde üretemez. Bu durum insülinle antagonist (zıt ilişki ) mekanizmaya sahip glikozun kandaki seviyesinin yükselmesiyle sonuçlanır.
Diabetes mellitus’u, Tip 1(insülin bağımlı) ve Tip 2(insülin dirençli) diabetes
mellitus olarak sınıflandırmak mümkündür.
Tip 1 diyabette pankreasın beta hücrelerinin yetersizliği nedeniyle, insülin üretiminde düşüş söz konusudur ve kan glikoz konsantrasyonu yüksektir.
Duyarlı ırk ve yaş
İnsanlarda olduğu gibi kedi ve köpeklerde de sıklıkla görülmekle beraber dişiler, erkeklere oranla 2 kat daha fazla duyarlıdırlar. Hastalık genelde, orta yaşlı ve yaşlı (>5 yaş) diye sınıflandırdığımız kedilerde görülmektedir. Daha az aktivite, obezite ve yaş ile birlikte görülme sıklığı artmaktadır.
Klinik Bulgular
Hasta yakınından alınan anamneze bağlı olarak son zamanlarda artan iştaha rağmen kilo kaybı diyabeti akla getiren ilk ve en önemli semptom olarak karşımıza çıkar.
Poliüri, polidipsi, polifaji ve kilo kaybı Tip 1 ve Tip 2 diyabette de görülen klinik bulgulardandır.
Kısa bir bilgi özeti geçelim:
Poliüri: Belirli bir zaman dilimi içerisinde fazla miktarda idrarı atılmasıdır.
Polidipsi: Günlük tükettiği su miktarının artmasıdır.
Polifaji: İhtiyaç duyduğundan daha fazla yeme isteği.
Kanda artan glikoz konsantrasyonu, vücudun idrarla fazla glikozu atma gereksinimini takiben idrar hacminde artışa dolayısıyla açığa çıkan sıvı kaybı daha fazla su içme isteğine ve dehidrasyona neden olmaktadır.
Kan glikoz konsantrasyonu böbrek eşiğini aşarak glikozüriye (idrarda glikoz bulunması) neden olmaktadır.
Hipoinsülinemi (pankreastan yeteri kadar insülin üretilmemesi) , glikozun vücut tarafından yeteri kadar alınamayarak enerji açığına neden olur ve vücut yağ ve proteinleri parçalayarak enerji açığını kapatmaya çalışır. Bu da artan iştaha rağmen kilo kaybına neden olan faktördür.
Yağ mobilizasyonu neticesinde hepatik lipidozis ( karaciğer hepatositlerinde trigliserit birikimi) 'e bağlı hepatomegali görülebilir.
Karaciğer hasarı fazla olduğunda ya da pankreatitis şekillendiğinde sarılık ve abdominal sancı mevcuttur.
Aynı zamanda hastalar kaşektik olabildikleri gibi obez de olabilirler.
Kedilerde klinik bulgular daha sinsi seyreder ve kilo kaybı,
nöropati ( sinir sistemi hasarından dolayı karıncalanma, uyuşma hissi) güçsüzlük poliüriden önce
şekillenir.
Tanı
Anamnez ve klinik bulgular doğrultusunda laboratuar
analizleri yapılır. Diabetes Mellitus un tanısı komplike olmamakla beraber
idrar ve kanda glikoz konsantrasyonuna bakılması yeterlidir.Tam kan sayımı, 24
saatlik açlık kan şekeri ölçümü, karaciğer enzimlerinin yüksek olması, amilaz
ve lipaz değerleri, idrar analizi, abdominal radyografi ve ultrasonografi yine
bizi tanıya götürmede oldukça yardımcıdır.
Tedavi
Diyabetli kedilerin sağaltımında ana hedefleri sıralamak gerekirse;
İnsülin Tedavisi
Veteriner hekimlikte kullanılmakta olan çeşitli insülin
preparatları bulunmaktadır. Kedilerde en çok enjektabl insülin preparatları
kullanılmaktadır. Bu süreç içerisinde
hastanın hospitalize edilmesi, özellikle aşırı doz ve hipogliseminin önlenmesi
çok önemlidir. İnsülinin tipi ve uygulama sıklığına kan glikoz ölçümlerine göre
karar vermek doğru olacaktır. Çoğu hasta yakınına deri altı insülin enjeksiyonu
kolaylıkla öğretilebilir. Glikoz konsantrasyonunun <200 mg/dl olduğu durumlarda insülin uygulanmamalıdır.
Diyet
Diyabetik kediler için yüksek enerji düzeyine sahip,
karbonhidrattan fakir bir diyet önerilir. Normal vücut ağırlığını korumak
amaçlanır.